×

Adalet mi, intikam mı? Türkiye ve dünyada idam cezasının tarihi

idam cezası

Adalet mi, intikam mı? Türkiye ve dünyada idam cezasının tarihi

İdam cezası, insanlık tarihinde tartışmalı bir konu olmayı sürdürmektedir. Türkiye’de 2004 yılında tamamen kaldırılan bu ceza, uluslararası alanda hâlâ uygulanmaya devam etmektedir. Türkiye Cumhuriyeti’nde, idam cezası tarihi 1920 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin kuruluşuyla başlamaktadır. Bu süreçte, 1984 yılına kadar toplam 712 ölüm cezası kararı alınmış ve bunlardan yalnızca 15’i kadın hükümlü olmuştur. İdam cezasının tarihsel bağlamda Türkiye’deki yeri, birçok ünlü ve tartışmalı figürle ilişkilidir.

Türkiye’deki idam uygulaması ve tarihsel süreç

1984 yılına kadar Türkiye’de idam cezası uygulanmıştır. 1984’teki değişiklikle idam cezası, önce terör suçları ve savaş tehdidi dışındaki suçlar için kaldırılmış, ardından 2001 yılında sadece “savaş ve çok yakın savaş tehdidi hâllerinde işlenmiş suçlar” hariç tamamen kaldırılmıştır. Nihayetinde, 7 Mayıs 2004 tarihli 5170 sayılı Kanun ile Anayasa’dan ölüm cezası ile ilgili maddeler çıkarılmıştır.

Adnan Menderes, Türkiye’nin üçüncü başbakanı, 1961’de askeri darbe sonrası idam cezasına çarptırılmıştır. Menderes’in durumu, birçok insan hakları savunucusu tarafından adaletin yerini bulmaması ve siyasi baskıların bir yansıması olarak görülmüştür. Menderes’in idamı, Türkiye’deki siyasi iktidar mücadeleleri ve idam cezasının tartışmalı kullanımı açısından önemli bir örnektir.

Dünya genelinde idam cezası uygulayan ülkeler

Dünya genelinde, Uluslararası Af Örgütü’ne göre 11 ülkede düzenli olarak idam cezası uygulanmaktadır. Bu ülkeler arasında ABD, Çin, İran, Suudi Arabistan ve Irak yer almaktadır. İdam cezası genellikle suikast, çocuk cinayeti, ağırlaştırılmış tecavüz, terörizm gibi ciddi suçlarla ilişkilendirilir. Ayrıca, devlete karşı işlenen suçlar da (vatana ihanet, casusluk, isyan) ölüm cezasını gerektiren durumlar arasında bulunmaktadır.

Kuzey Kore’nin de idam cezasını uyguladığı düşünülmektedir, ancak bu durum bağımsız kaynaklar tarafından doğrulanamamıştır. İdam cezasının tarihsel ve güncel durumu, dünya genelinde insan hakları ve adalet anlayışına dair önemli bir tartışma alanı oluşturmuştur.

İdam cezasının etik boyutu

İdam cezasının etik boyutu, ciddi tartışmalara yol açmaktadır. Yanlış bir yargılama sonucu masum bir kişinin idam edilmesi durumu, bu cezanın uygulanabilirliğini sorgulatan bir unsurdur. Cameron Todd Willingham örneğinde olduğu gibi, Willingham, 1991 yılında üç çocuğunun ölümüne neden olan bir yangınla suçlanmış, ancak daha sonra yangının doğal nedenlerle meydana geldiği ortaya çıkmıştır. Bu durum, idam cezasının geri dönüşü olmayan sonuçlarının önemini vurgulamaktadır ve adalet sistemindeki hataların kurbanı olma korkusunu artırmaktadır.

İdam cezası uygulamasının bürokrasi ile ilişkisi

İdam cezasının uygulandığı ülkelerdeki bürokrasi, genellikle karmaşık ve çok aşamalı bir yapıya sahiptir. İnfaz kararı, genellikle yüksek mahkeme tarafından onaylanmalıdır, bu da infazların zamanlamasını ve adaletin yerini bulmasını etkileyebilir. Bu karmaşık yapı, birçok insanın adalet arayışında karşılaştığı engellerin başında gelmektedir.

İdam cezası geri gelmeli mi?

Sonuç olarak, Türkiye’de idam cezasının kaldırılması, uluslararası insan hakları standartlarına uyum sağlamak amacıyla önemli bir adım olarak değerlendirilmektedir. Ancak dünya genelinde hâlâ birçok ülke bu cezayı uygulamaya devam etmektedir. İdam cezasının etik boyutları ve insan hakları ile ilişkisi, toplumların adalet anlayışının evrimi üzerinde önemli bir etki yapmaktadır. Gelecek yıllarda, idam cezasının kaldırılması veya sürdürülmesi konusundaki tartışmaların derinleşmesi muhtemel görünmektedir.

Sınırlı ve kısıtlı internete tepki olarak filtresiz içerikler yazmak üzere SORUSUAL.com kuruldu.

Subscribe
Bildir
guest
0 Yorum
Beğenilenler
En Yeniler Eskiler
Inline Feedbacks
View all comments

You May Have Missed

Optimized by Optimole
2024 © Telif Hakları Sorusual.com' a aittir.